top of page
Yazarın fotoğrafıAşkın Güngör

Mavisel Yener'den Doktor Otukuru'nun Işınlama Makinesi Değerlendirmesi

Mavisel Yener, Cumhuriyet Kitap'ın Sihirli Değnek köşesinde Dedektif Bol Bel serisinin ikinci kitabı Doktor Otukuru'nun Işınlama Makinesi'ni değerlendirdi.


Gizemli Seyler Dedektifi Bol Bel’in ilk kitabı Sözcük Korsanı’ndan sonra serinin ikinci kitabı Doktor Otukuru’nun Işınlama Makinesi okurla buluştu.

Koca göbeğini sımsıkı saran sarı gömleği, turuncu pantolonu, upuzun kırmızı kravatı, kocaman şapkasıyla Dedektif Bol Bel karşımızda. Hayal kurma ustası, özgür ruhlu, matrak Dedektif Bol Bel şaşırtıcı, gizemli bir serüvene davet ediyor okurları. Bol Bel’in bir türlü AÇYOF (Bırak Artık Çocukluğu Yetişkin Ol Fakültesi) mezunu olamadığını, serinin ilk kitabını okuyanlar anımsayacaklardır. Bu fakültede okutulan derslerden bazıları, Çocukları Görmeme Teknikleri, Dayağa Giriş, Üç Aşamalı Azarlama, Çizgi Romanları Yakma, Fantastik ve Bilimkurguyu Kötüleme’ydi. Bol Bel, okulda uyumsuzluk gösterince ona ÖBÇOK (Ömür Boyu Çocuk Kalma) cezası verilmişti. Bu nedenle de yetişkinlerin çalıştığı hiçbir işte çalışamamıştı. Tilki Tilki Saatin Kaççılık, El Yakmacılık, Kaydırakçılık, Yakan Topçuluk gibi işler yapmış, sonunda dedektiflikte karar kılmıştı. Bu kez, Dedektif Bol Bel’in heyecanlı bir macerasını daha anlatıyor Aşkın Güngör.

Tanınmış bilim insanı Doktor Otukuru inanılmaz bir icada imza atıp ışınlama makinesini icat eder. Doktor Otukuru’nun ışınlama makinesinin ayrıntılı sunumu kitaba bilim kurgu boyutunda da bir katman sağlar.

“Duş kabinlerini düşün,’ dedi. ‘Klinikteki ışınlama makinesi o kabinlere benziyor. Bir benzeri de Şile’deki köşkte var. Işınlanacak nesneyi klinikteki makineye koyuyoruz. Bu makine nesneyi tarayıp DNA yapısını belirleyerek Şile’deki makineye iletiyor. Sonra tepedeki madde ayrıştırıcı devreye girerek nesneyi en küçük zerreciklerine ayırıp emiyor. Ses dalgalarının telefon tellerinden elektriksel akımlar olarak akmasına benzer bir yöntemle, emilen bu zerrecikler Şile’deki makineye iletiliyor. Alıcı makine, gelen zerrecikleri DNA bilgisine göre yeniden maddeleştiriyor. Her şey bu kadar basit aslında.” (s, 13)

FANTASTİK DAMARA YOLCULUK

Bugün bilim dünyası nesnelerin çözünmesinin sağlanması noktasında başarılı, yeniden maddeleşme konusu da çözüldüğünde, insanlar ışınlanabilecek belki de… Güngör, bu ön görüden yola çıkarak, serüvene bilim dünyasının penceresinden de bakıyor. Doktor Otukuru, bulduğu ışınlama makinesini kendi üzerinde denediği ve başardığı gerçeğini eşiyle paylaşıyor. Bu buluş sayesinde zengin olmak Şıngırdak Hanım’ın tek hayali artık…

Ne var ki Doktor Otukuru’nun, gölgelerden çıkıp gelen gizemli biri tarafından, karısının gözleri önünde yok edilmesiyle işler sarpa sarıyor.

“Önce şık siyah ayakkabıların içindeki ayakları, sonra bacakları, dizleri ve kalçaları silindi Doktor Otukuru’nun. Görünmezlik iksirini yanlış kullandığı için bedeninin sadece yarısı kaybolan acemi bir büyücü gibi asılı kaldı boşlukta. Hemen ardından beli kayboldu, elleri (araba anahtarı şangırdayarak yere düştü o anda), dirsekleri, kolları, omuzları, boynu ve sonunda… Dünyanın en değerli beyinlerinden birini barındıran başı…” (s, 20)

HIRSLAR VE iNSANLAR

Yeryüzünün en sıra dışı dedektifi Bol Bel, bu tuhaf olayı çözmek için kolları sıvıyor. Öte yandan da başına bela olan Komiser Dar Bel’in takibinden kurtulmak için bin bir takla atması gerekiyor. Doktor Otukuru’nun eşi Şıngırdak Otukuru, Bol Bel’in dedektiflik bürosuna gelip ondan yardım istediğinde böylesi bir serüvenle karşılaşacağını elbette bilmiyor. Bol Bel’in, genişleyen odasından, gerçek bükücü iksirden, boyut anahtarından, konuşan kitaptan haberi yok. Yoksa da Doktor Otukuru kopyalandı mı? Fantastik edebiyatımızın değerli isimlerinden Aşkın Güngör’ün zekice kurgusu romanı soluk soluğa okutuyor.

Gerek eşinin gerek Doktor Otukuru’nun tıkanıklıkları, açılımları, hırsları, düş kırıklıkları, beklentileri, örselenişleri, umutları, umutsuzlukları anlatıcının sürekli açık olan kamerasından birebir aktarılınca, lezzetli bir fantastik roman ortaya çıkmış. Gökçe Akgül’ün başarılı çizgileri, kitabın özenli tasarımı okumayı daha da eğlenceli kılıyor.

Bilim ve teknik alanındaki gelişmeler sürerken “insan olma” öğesinin zaman zaman atlandığına dikkat çekiyor Aşkın Güngör. Yetişkin olmanın getirdiği sıkıntılardan birisi de İnsanoğlunun hırsına yenilip sevgi gerçeğini unutması, metin bunun da altını çiziyor. Aşkın Güngör, kitaptaki fantastik dünyayı oluştururken kurgunun bir ayağını gerçek dünyaya bastırıyor, bu da kurguyu inandırıcı kılıyor.

Aşkın Güngör’ün aklının odalarında dinlenip demlenen nice Bol Bel öyküsü daha var, onları okurlarla buluşturmasını heyecanla bekliyoruz. Uçurtmanız bir UFO’nun kuyruğuna mı takıldı? Gökkuşağının altından geçen anneniz, babanıza mı dönüştü? Geçmişten dedenizin gençliği mi geldi? Dert etmeyin! Dedektif Bol Bel sizin için çözer!

Mavisel Yener / Kitap Gölgesi

sihirlidegnekcumhuriyet@gmail.com


Son Yazılar

Hepsini Gör

Kommentare


bottom of page