12 Haziran 2021... Kovid-19 salgınıyla hem evlerimize hem de kendi kalbimize kilitlendiğimiz günler... 49. yaşıma aklımda atışıp duran iki sevgiliyle giriyorum: Müzeyyen ile Ercüment. Zihnimde didişiyor, beni de sözlerini taşımam için aracı kılıyorlar. Onların çalkantılı ilişkisi dizelere dönüşünce manevi ablam Mavisel Yener'e ve küçük kız kardeşim Bilgün Elturan'a şiiri gönderiyorum. Harika birer sürprizle ikisi de Müzeyyen'in sesi oluyor, sesten de öte ona sanki ruh üflüyorlar, gittikçe Ercüment'leşen bendenize de onurların en büyüğünü sunuyorlar elbette. Aşağıdaki şiir metninin sonunda bu seslendirmeleri dinleyebilirsiniz.

YALNIZ KALPLER YOKUŞU
Müzeyyen’e söyle, beni fazla beklemesin
Yağmur tıpırtılarından şarkı toplayacağım
Bir gazel patlatsın kedilerin seveceği
Ben de afili üzüntümü sırtıma alacağım
Belki de Taşlıtarla’da karakolluk olacağım
Ercüment’e söyle, İstanbul gece gibi
Serilip duruyorken penceremin ardında
Müzeyyen’den daha iyi kimler bilebilir ki
Hangi gazel gam yapar kedilerin ruhunda
Müzeyyen’e söyle, rakıya buz konulmaz
Belki de nezarette üç gazellik kalacağım
Yağmur dinmezse bir temiz ıslanacağım
Hani ki köpeklerin kokusunu sevdiği
Ayarı bozulmuş bir berduş olacağım
Ercüment’e söyle, gelirken ekmek alsın
Aman sokak itlerini takmasın hiç peşine
Kalbimi ütülerken çift çizgi yaptın diye
Somurtacaksa yine hiç gelmesin geriye
Müzeyyen’e söyle, Kürdilihicazkâr
Bir çay demlesin akşamüzeri
Ve bulutlara şu notu iliştirsin kargalar:
Kürdilihicazkâr çaya şeker atılmaz
Kalp soğuğunda sağ kalamaz goncalar
Ercüment’e söyle, kargalar karga değil
Gecenin örtüsünden biçtiğim kaderimdir
Feleğin eleğinden diz kırmadan geçtim ben
Bu dertlerle yıkılmam, dik durmak ödevimdir
Müzeyyen’e söyle, kalbimin gecekondusu
Eli boş gelen baba, aç uyuyan çocuklar
Hepsi de anacığın yüzü gibi soluklar
Zenginde meşk çabası, yoksulda aş belası
Tanrı’nın terazisi adalettir diyorlar
Ercüment’e söyle, hâşâ desin arlanmaz
Ne bir gün oruç tutar, ne bir nafile namaz
Utanmasa Hızır’ın urbasıyla gezecek
Dualarımla bile kurtulmaz o düzenbaz
Müzeyyen’e söyle, Tanrı’yı meşgul etmesin
Bulutlardan sekip yağmur oldu dualar
Bir çırak çocukcağız düşünden düştü demin
Ve durduk yere sızladı anasının yüreği
Çaya düşüp renklendi o vasıfsız damlalar
Ercüment’e söyle, kaldırımlar musalla
Yağmur da abdest olsun böyle davranacaksa
Rakısına çay kattım, götürdüm yola döktüm
Orda kalsın kendi de daha nazlanacaksa
Müzeyyen’e söyle, aynalarla öpüşsün
Bir yorgun adamım ben çünkü oldum olası
Güç geliyor kalbimde bir sevdayı taşımak
Okşamak varken kederin kapkara saçlarını
Bulutlara değen başımla hep huzurlu yaşamak
Ercüment’e söyle, tekken çoğaldı benle
Prensesler gibiydim ben babamın evinde
Bir şiir berduşunun söküğünü dikmekten
Gençlik de güzellik de kalmadı ellerimde
Müzeyyen’e söyle, yalnız kalpler yokuşu
Seçmese de gözlerim böyledir okunuşu
Sanıyorum tabelada bir de kurşun deliği
Değilse de bir gazelin en kederli dileği
Üstüne yemin olsun, dönemem ona geri
Ercüment’e söyle, boynu altında kalsın
Gitsin de kendine bir sevda satın alsın
Anlamaz çünkü rezil, bir kadının ruhundan
Endamını da görsen, farkı yoktur odundan
Müzeyyen’e söyle, ruhum bile ıslandı
Sokak köpekleri gibi saçak altında naçar
Son nefesi versem de vazgeçemem sözümden
Unutmasın her keder umuda kapı açar
Kimi aşk sıradandır, kimisi ömrü yakar
Ercüment’e söyle, bütün küçük adamlar
Böyle büyük sözlerin ardına saklanırlar
Ömür dediğin üç gün, biri yarın biri dün
Şairler bu kalan tek günde harcanırlar
Müzeyyen’e söyle, kendisi de şiirdir
Şiirlerin içinde boğulduğum nehirdir
Onu da yazan bendim kendi gamımdan önce
Ki pek Kürdilihicazkâr bir kadın oldu bence
Sor bakalım o da mı harcanmış bir ömürdür
Ercüment’e söyle, Müzeyyen ki kömürdür
Tutuşturur bir kalbi en lütufkâr duruşu
Kendi kalbini ezen bütün şairlerin de
Değişmez adresi yalnız kalpler yokuşu
Müzeyyen’e söyle, üstüme yıldız örtsün
Bulursa kaldırımda çürüyen bedenimi
Gazelimi iliştirsin soğumuş dudağıma
Affederse alnıma bir öpücük kondursun
Sonra da gömsün beni kalbinin yokuşuna
Aşkın Güngör, 12 Haziran 2021
Comments