top of page
Dünyanın Öyküsü Dergisi SöyleÅŸisi / 12 Haziran 2012
  • Öncelikle Fantastik edebiyata yönelmeniz nasıl oluÅŸtu? Sizi etkileyen yazarlar kimlerdi? Bize anlatır mısınız?

 

FantastiÄŸe ve bilim kurguya yönelen yazarların çocukluÄŸunda “gökyüzü” olduÄŸuna inananlardanım ben. Açık olmadı mı? Åžöyle özetlememe izin verin: Ay ve yıldızlarla dolu gece göÄŸüne bakarak orada yaÅŸayanlar hakkında düÅŸ kuran bir çocuk en basit tarafından “olasılık evrenlerine” adım atmıştır bana göre. Hiç deÄŸilse bana olan buydu. Sakil gecekondumuzun bahçesine serilen kilime sırtüstü uzanır, ay ve yıldızlara bakar, gerçek dünyada bir benzerini bile görmediÄŸim türlü çeÅŸit yaratığın göÄŸe yayılan kozmik tarlada yaÅŸadığını hayal ederdim. Böylece, ilk fantastik ve bilim kurgu öykülerimi sadece ve sadece kendime anlattım. Sonrasında modernize edilmiÅŸ, dahası, bizzat gezegenler arasında gezip serüvenler yaÅŸayan bir KeloÄŸlan hakkında bilim kurgusal masallar “uydurmaya” ve bunları anlatmaya koyuldum. Ä°lk dinleyicilerim kız kardeÅŸlerim ve mahalle arkadaÅŸlarımdı. Ben kaldırım kenarına oturup anlatıcı pozisyonumu alırdım, onlar da yere baÄŸdaÅŸ kurup yarım daire oluÅŸturur, beni pürdikkat dinlerdi. Eh, seksenli yılların başındaydık; televizyonun da, bilgisayarın da ÅŸimdiki gibi iÅŸlev kazanmadığı dönemlerdeydik ve ben “farklı” bir ÅŸey yapıyor, fazlaca bildik masallara bilim kurgusal bir fon ekliyordum. Demek ki fantastiÄŸe (ve bilim kurguya) yönelimim ben pek de farkında olmadan  gerçekleÅŸmiÅŸ.

 

Ama hayır, o kadar deÄŸil. Hepi topu birkaç saat yayın yapsa da dönemin TRT’sinin tercih ettiÄŸi bilim kurgu dizilerinin (Uzay Yolu, Galactica, Zaman Tüneli, Logan’ın Kaçışı, Uzay 1999) düÅŸ gücüme etki ettiÄŸini; Zagor’undan Rakar’ına, Asteriks’inden Superman’ine bir yığın çizgi roman kahramanının da fantastiÄŸe olan hayranlığımı arttırdığını söylemem gerek.

 

Bütün bu çocuksu malzemeyi bir kenara ayırıp bilinçli olarak fantastiÄŸe ve bilim kurguya yönelmemdeki kilit isimlerse Stephen King ile Ray Bradbury’dir. King’in korku ve gerilim öÄŸeleriyle zenginleÅŸen fantastik dünyası ile Bradbury’nin capcanlı gelecek tasvirleri beni bu iki türe olabildiÄŸince sıkı ipliklerle baÄŸlamıştır.

 

  • Fantastik tür denilince kendi içinde gizem, polisiye, korku… gibi birçok alt türü de barındırıyor… Sizin kendi yapıtlarınızı hangi türün etkinsinde yazıyorsunuz? Neden?

 

ÇocukluÄŸumda yer alan King hayranlığından olsa gerek, korku ve gerilim motifleriyle bezenmiÅŸ kurgular yazmayı daha çok seviyorum. Geceyle Gelen adlı kitabımda yer alan Sevgilim Dans Edelim mi, Çarkıfelek ve Uçurumun Efendisi gibi öyküler bu beÄŸeniye örnek teÅŸkil edebilir sanıyorum. Ancak Sevgili Salak adlı romanımda (ya da uzun öykümde) yeraltı edebiyatına öykünen bir polisiyenin, Kayıp Ruhlar Kulübü’nde çizgi romanın, Gohor serisinde Bradburyvari bir gelecek atmosferinin izlerinin barındığını söylemek de yanlış olmaz herhalde.

 

Her yazarın (kurgusunu gerçek yaÅŸama yerleÅŸtirenlerin de, fantastik veya bilim kurgu artalan tercih edenlerin de) ana gayesinin insanı anlatmak ve insanlık hallerini çözümlemek olduÄŸunu düÅŸünürsek (ki benim iddiam bu doÄŸrultuda) yazının tabiatında felsefenin yer aldığını söylemek mümkündür sanıyorum. Benim naçizane yaptığım da bu: çözümlemeye giriÅŸtiÄŸim insan hallerini sadece hayatın bildik sorunlarıyla deÄŸil, doÄŸaüstü olgularla da kıyaslamak ve sonuca mümkün olan en renkli yolları adımlayarak ulaÅŸabilmek. Fantastik ve bilim kurgu bu amaca ulaşırken beni destekleyen, hatta kışkırtan en önemli etkenler.

 

  • Fantastik verimlerin edebiyatımızda yeterince kendine yer açamamasını nasıl deÄŸerlendiriyorsunuz?

 

ÇeÅŸitli kereler dile getirdiÄŸim bir tespiti yineleyerek yanıtlayayım sizi. Bu coÄŸrafyanın insanı fantastiÄŸe yönelirken ikiyüzlü davranır. Din folklorunda yer alan sayısız doÄŸaüstü varlığa ve olaya gözü kara biçimde inanırken; cin, alkarısı, melek, ÅŸeytan gibi varlıkları “gerçek” kabul ederken fantastik yaratılara burun kıvırması, ciddiye almama yöneliminde olması, gerçekçilik yaratılarının uzağında bir yere konumlandırma çabasına giriÅŸmesi bu ikiyüzlülüÄŸün en belirgin örneklerindendir.

 

Yukarıda da belirtmeye çalıştığım gibi, hemen her sanatsal yaratının gayesi insanı anlamak veya anlatmaktır. Fantastik ve bilim kurgu yaratılarında da farklı deÄŸildir durum. Hal böyleyken, sanatçının eserinin fikirsel derinliÄŸine deÄŸil de anlatımda tercih ettiÄŸi yola odaklanmak, hatta o farklı yol tercihini yadırgama ve küçümseme gereci olarak kullanmak ikiyüzlülüÄŸün dik âlâsıdır bana kalırsa.

 

  • Günümüz genç edebiyatında fantastik kitaplar öne çıkıyor, bunun olumlu ya da olumsuz etkileri neler olabilir?  Genelde gençleri gerçeklerden uzaklaÅŸtırdığı eleÅŸtirisi yapılıyor… Ne söylemek istersiniz bu konuda? Ayrıca tür olarak “bir kaçış edebiyatı” olarak da düÅŸünülüyor. Üstelik kimi film ve kitaplarla yalnız bunu önceleyerek yazılıyor. Tür olarak daha popüler kültür sanatı olarak düÅŸünülüyor. Bunun üzerine söyleyecekleriniz nelerdir?

 

30 yıllık bir marka olan BU Yayınevi’nde çocuk ve gençlik edebiyatı editörlüÄŸü ve yayın danışmanlığı yaptığımdan bu soruya en yetkin yanıtlardan birini verebilirim sanıyorum. Bu nedenle takip eden iki soruyu bir araya getirdim. Yanıtım ikisini de kapsayacak.

 

Öncelikle belirtmeliyim ki, fantastik edebiyat bir kaçış yolu deÄŸildir. YetiÅŸkin zihninin hayal gücüne karşı takındığı küçümseyici tavrın neden olduÄŸu “gerçeklikten uzaklaÅŸtırma” iddiası tamamen safsatadır ve hatta ahmakçadır. Çocuk ve genç okurun algısı da, gerçeklik anlayışı da iskambil kâğıtlarından yapılma ÅŸatolar gibi bir dokunuÅŸta yıkılmaz. Böyle olacağına inanmak en baÅŸta onlara, daha sonra da edebiyatın ruhuna hakarettir.

 

Üzerinde çok yazılıp çizildi ve kelli felli pek çok akademik zat tarafından “gerçekliÄŸi zedelemekle” suçlandığı için Harry Potter örneÄŸinden hareket edelim. Karşıtlarının en büyük iddiası, Harry Potter evreninde sorunların büyüyle çözülmesi durumudur. Kurgunun fantastik doÄŸası gereÄŸi kurguda büyüler de büyücüler de bolca kullanılır, ama yedi kitaplık, binlerce sayfalık ve hemen her tür insanlık durumunun (sevginin gücünden nefretin nedenlerine, korkunun gerekçelerinden cesaretin erdemlerine) iÅŸlendiÄŸi metinler toplamını bu baÄŸnaz yargıyla deÄŸerlendirmek ve hayal gücü yaratısı olan büyü kısmıyla küçümsemeye ve hatta kötülemeye giriÅŸmek abesle iÅŸtigaldir. Çünkü insan kimyasal birtakım etkileÅŸimlerin biçimlediÄŸi bir tür organizmaysa da, formüllerle çözümlenecek fiziki bir varlık deÄŸildir. Yani “o kadar” deÄŸildir, çok daha fazlasıdır. Fiziki varlığın da ötesindeki bir “algıdır” insan ve bilim tarafından henüz onaylanmamışsa da her zihin ortak bir bilince baÄŸlıdır. Bu baÄŸlılık bireyleri yekpare bir varlık haline getirir biraz da. Buna karşın, bireylerden yola çıkıldığında, herkesin gerçeklik yorumunun farklı olduÄŸu görülür. Yerkürede ne kadar insan varsa, o kadar da “farklı” gerçek olduÄŸu anlamına gelir bu. Yani, her ÅŸey insanın hayatı yorumlamasına veya gerçeÄŸi algılamasına göre geliÅŸir, deÄŸiÅŸir. Hal böyleyken, fantastiÄŸin gerçeÄŸi zedelediÄŸi örnekler görmek de mümkündür, buna itirazım yok, ama bu oran çok ama çok düÅŸüktür ve suçlu fantastik deÄŸildir. Asıl suçlu, yetiÅŸme sürecinde çocuÄŸa gerçeklikle hayal arasındaki farkı öÄŸretmekten uzak olan ebeveyn, öÄŸretmen, toplum, eÄŸitim sistemidir, yani bizzat sistemin kendisidir. Kaldı ki, fantastiÄŸin gerçeklik algısında sorun yarattığı az sayıdaki çocukta ortak payda katı gerçeklikle çevrelenmeleri, düÅŸlemelerine, hayal kurmalarına ket vurulmasıdır.

 

Hemen her edebi metnin görsel yansıması yetersizdir bana kalırsa. Yani, bir metin film haline getirildiÄŸinde lezzetinden çok ÅŸey yitirir. Yüzüklerin Efendisi filmleri sürükleyicilik ve kurgusal gerçeklik anlamında romanların yanına bile yaklaÅŸamaz örneÄŸin, veya Harry Potter filmleri karanlık, sorunlu, çirkin ucubelerdir ve kitapların lezzetinden fersahlarca uzaklardır. FantastiÄŸin popüler kültür malzemesi diye yaftalanmasındaki ana etken, yan sanayi ürünlerince desteklenmesi ve gösterimleri sırasında medyada fazlaca yer alması olabilir. Ama çok da kötü bir yafta deÄŸildir popülerlik zaten. Anlık da olsa insanların yoÄŸun ilgisine mahzar olmayı basitleÅŸmekle, avamlıkla bir tutmak doÄŸru bir yaklaşım deÄŸildir.

 

  • Son yıllarda sizi etkileyen fantastik kitaplar hangileri oldu? Türk edebiyatında hangi yazarları beÄŸeniyorsunuz?

 

Ken Grimwwod’un dilimize geç kazandırılan romanları, KayboluÅŸ, Zaman Çarkı, özellikle de Sil BaÅŸtan son yıllarda keyifle okuduÄŸum fantastik eserler oldu. Yanı sıra, kiÅŸisel tarihimin en çok okunan yazarı olan Stephen King’in Duma Adası’nın yukarıda belirtmeye çalıştığım “olaÄŸanüstü durumlar karşısındaki insan halleri”ni son derece etkin ve iyi iÅŸleyen bir roman olduÄŸunu söyleyebilirim.

 

Perg Efsaneleri Dizisi ve Åžamanlar Diyarı ile Barış MüstecaplıoÄŸlu, son romanı Varolmayanlar ile DoÄŸu Yücel, Karanlık Uykusu ile Özlem Alpin, Günbatımı Fandango ile Burak Eldem, Ä°stila ile Bülent Sabırlı, Efsun ve Ä°srafil’in Aynası ile Åžebnem PiÅŸkin son yıllarda keyifle okuduÄŸum Türk yazarlar arasında.

 

  • Bu arada FABÄ°SAD’ı kurdunuz. Amacınız neydi bu projeyi gerçekleÅŸtirirken?

 

Fabisad’ı “Hayalgücü özgürleÅŸtirir” sloganının ışığında hayata geçirdik. CoÄŸrafyamızın fantastiÄŸe bakışındaki önyargıyı kırmak, hem fantastiÄŸin hem de bilim kurgunun hak ettiÄŸi konumda deÄŸerlendirilmesini saÄŸlamak için adımlar atmaya çabalıyoruz. Sadece edebiyata deÄŸil, türleri iÅŸleyen hemen her sanat dalına destek olabilmek amacındayız. Bu amaçla çeÅŸitli etkinlikler, paneller, söyleÅŸiler, buluÅŸmalar ve ilerleyen zamanla birlikte yarışmalar düzenlemek, fantastikle bilim kurgunun yükseliÅŸine katkı saÄŸlamak ana gayemiz.

 

Dünyanın Öyküsü Dergisi, 12 Haziran 2012

bottom of page