top of page
sevgili-salak.jpeg

SEVGÄ°LÄ° SALAK

Sevgili Salak, ilk olarak 2007 yılında Olgu Kitaplığı tarafından basılan, ikinci baskısına Bilgi Yayınevi markasıyla eriÅŸen bir “romancık”. Taksim’in arka sokaklarında geçen bir aÅŸk ve cinayet öyküsünü anlatıyor. Ana karakterler Nilay adlı bir konsomatris ve onun sığıntısı, yarı akıllı Mahsun. Kitap Mahsun’un bakış açısından anlatılıyor.

​

Sevgili Salak okurlar tarafından "karmaşık" duygularla karşılandı. Yazarın derdini, onun bu öyküyü Mahsun'a dönüÅŸerek ve hatta onun iç sesi olarak anlattığını kavrayan okurların beÄŸeni ve övgü dolu sözleri kadar, "Kitap tam bir saçmalık", "Hayatımda okuduÄŸum en berbat roman", "Gerçekten olmamış" gibi olumsuz ve hatta zaman zaman nefret içeren yorumlara da maruz kaldı.

Kitap Adı: Sevgili Salak | Bilgi Yayınevi | 2017 | 92 Sayfa | Roman

Editör: Biray Üstüner | Kapak: Candan Ä°ÅŸcan

bilginadali.png

AÅŸkın, kızacaksın bana, biliyorum ama diyeceklerimi açık açık söyleyeceÄŸim yine de… 30. sayfadan sonra baydı beni kitabın, kaldırıp attım. BaÅŸka iÅŸlerle oyalandım uzun bir süre, ama kafam hep kitaptaydı. Sonunda dayanamadım, bir görev duygusuyla yeniden aldım ve iki dakika önce bitirdim. Sabahın beÅŸ buçuÄŸu…

Leman, Limon, Lombak dergilerini hiç okumam. Arada bir rastladığımda ÅŸöyle bir göz atarım. Karanlık çizgilerle anlatılan seks ve cinayet öyküleri vardır onlarda. Hayaletler, ruhlar, kediler de girer araya. Onlardan biri olmuÅŸ Sevgili Salak. Arka kapak yazısıyla da öykünün tüm ipucunu vermiÅŸsin zaten. Hiç sevmedim.

Yetenekli bir yazarsın sen. Böyle bir alanda gezinmek nereden geldi aklına? Bence Gohor’lardan sonra böyle bir kitap gelmemeliydi. KeÅŸke böyle bir kitap çıkarmamış olsaydın. On yıl sonra sen de hayıflanacaksın bu konuda… Unutmadan: Büyük olasılıkla çok satar bu kitap. Ama AÅŸkın Güngör’den de çok ÅŸey götürür. Seni sevmem bile engel deÄŸil bu kitabı çok kötü bulmama…


Bilgin Adalı, 2007

ayfer-gurdal-unal.png

Fazla sert be AÅŸkın Bey, fazla sert, en azından benim ruhum için. Sizin kitabınız olmasaydı, ben bu kitabı okumazdım. Kan, cinayet, argo, aÅŸağılama, yalan, sahtekarlık, ensest, hepsi var. BaÅŸarılı olan tarafı diyaloglar, çok sahici ya da en azından öyle geliyor insana. Sonu da çok beklenmeyen bir ÅŸekilde bitiyor. O da ilginç, zekice. Ama sevgisizliÄŸin bu boyutu insanı üzüyor, hasta edecek gibi oluyor. Kısa, yoÄŸun, hızlı. Bu özelliÄŸiyle çabucak okutuyor ama geride kalan lezzet tuzlu kan ve deÅŸilmiÅŸ bağırsak lezzeti...

Ayfer Gürdal Ünal, 2007

aytul-akal.png

Roman, iki ruh hastasının birlikteliÄŸini çok iyi yansıtıyor. Gerçekten iyi yazılmış. Kimin kimden tehlikeli olduÄŸunu saÄŸlıklı bir beyin ayırt edebilir mi? Mahsun kadar salağı da salaklığından nice canilikler yapabilir çünkü. Her iki karakter de tehlikeli aslında. Ama ikisi de hastalıklı birer ruh, üstelik cinayete meyilli. Ä°ÅŸkenceye, ÅŸiddete deÄŸil, sadece öldürmeye odaklanmış caniler. Aslında sıradan okurların deÄŸil, psikiyatri uzmanlarının yorumlayabileceÄŸi iki özel tip Nilay ve Mahsun…

Bu kitabı yazdıran güdü ne idi, bunu çok merak ettim. Dil olarak da çok baÅŸarılı olduÄŸundan, acaba böyle bir ortamda yaÅŸadın mı ki böyle bir sokak dilini yakaladın diye de merak etmedim deÄŸil…

Diyalogların gerçekçiliÄŸi ve inandırıcılığı bence hiçbir kitapta olmadığı kadar güçlü. Ancak bir iki cümlede dedim, “yok ya, bu laf bu adama uymadı.” Yani, o da laf olsun iÅŸte, uyuzluk edeceÄŸiz ya. Ben Türk dizilerini izlemem. Buram buram sahte diyaloglar… Çok rahatsız oluyorum. ÇoÄŸu kitapta da öyle. Kahramanlar konuÅŸmaya baÅŸlayınca kaç uzaklara, çok uzaklara… Sokak aralarında hiç yaÅŸamadım. Ama yaÅŸasaydım, iç konuÅŸmaların aynen Mahsun’unki gibi olacağını çok iyi biliyorum. Nereden? Onu bilmem iÅŸte. Sahtekârlık yok, sahtekârlığı anlarım, ondan herhalde…


Aytül Akal, 2007

mavisel.png

Sevgili AÅŸkın, görüÅŸlerim maddeler halinde:

1- Kitap boyunca seninle kavga ettim, affet, e mi? Aynen ÅŸunları söyledim: Ah AÅŸkın, arka kapakta her ÅŸeyi açıklamışsın zaten, bütün bunlar gerçek deÄŸilmiÅŸ, sadece hayal ürünüymüÅŸ hepsi, adam sonunda uyanacak ve kitap bitecek. Ah AÅŸkın, neden yazdın arka kapaÄŸa bunu? Ne yaptın sennn? Adam cebine sokuÅŸturmuÅŸtu bıçağı, sen yeniden çıkarttırdın. Ah dikkatsiz AÅŸkın’ım benim! Neden okutmadın ki ÅŸunun son halini bana.

2- Evet, aynen bunları düÅŸündüm, kızdım, üzüldüm filan… Veeeee… Sonunda asıl “salak”ın okur (yani ben) olduÄŸumu anladım elbette. Arka kapak da tamamen bir baÅŸka oyunun parçasıymış demek! Ah… Ä°ki bıçak varmış, tabii ya… Ä°ÅŸte böyle sevgili AÅŸkın, zekice kurgulanmış bir kitap gerçekten de, beni “bile” faka bastırdı. “Bile” diyorum, çünkü dedektif romanlarıyla uÄŸraşıyorum son zamanlarda, biliyorsun, o nedenle “benden bir ÅŸey kaçmaz” havasındaydım :)  Çok iyi, çoook, demek ki dikkatli okur da benim düÅŸtüÄŸüm tuzaÄŸa düÅŸecek, bu harika bir ÅŸey! Kurgu mükemmelliÄŸinin yanı sıra, sokak dilini kullanmadaki baÅŸarından söz etmiyorum bile. Ä°nan ki tek hata bile bulamadım. Her ÅŸey cuk oturmuÅŸ.

3- Ä°lle de isim koyma meraklısı deÄŸilim ama sanki bana “novella” ya da “uzun öykü” türüne daha yakın göründü bu kitap. “Belki Nilay’ın çocukluÄŸundaki o tecavüz sahnelerini bir bölümde görebilseydik, birkaç bölümde geri dönüÅŸler yapabilseydik, o zaman romana daha yaklaşır mıydı?” diye düÅŸündüm. Ama bu da yazarın tercihidir elbette.

4- Bilmiyorum bunu baÅŸka okurların da söyledi mi, ama metin boyunca elimde bir film senaryosu tutuyormuÅŸ gibi oldum. Yönetmen olup adamlara, “Sen ÅŸuraya, sen buraya,” diye direktifler vermek geçti içimden. EÄŸer ukalaca bulmazsan, sana bir öneri: Ne olursun, bunu bir senarist, filmci… bu iÅŸlerden anlayan birileri görsün, okusun. Harika bir film olur bu kitaptan.

5- Kapak tercihin için de kutlamak istiyorum. Kızlar evde üstüne atladı, “Önce ben okuyacağım,” diye (Kaptırmadım tabii). Bu da tamamen isminden ve kapaktan kaynaklanıyordu.

6- Bundan sonrasında reklam faslı gerek belki. O nasıl yapılır, benden iyisini biliyorsun, yıllardır bu iÅŸin içindesin. Ä°lk aÅŸama yüzde yüz baÅŸarıyla sonuçlanmış sevgili AÅŸkın, ÅŸimdi okurlara ulaÅŸmakta sıra… Ah, birkaç kitap eki reklamı filan olabilse… Ee, birkaç röportajda da olmadık ÅŸeyler filan söylesen: “Cinsiyet deÄŸiÅŸtirdim,” desen, ne bileyim iÅŸte, “Yazarken Nilay’ın kıyafetlerini giyiyordum,” desen : ) Ama gamzen yok iÅŸte…

7- Åžaka bir yana, gerçekten tat alarak okuduÄŸum kitaplardan biri olduSevgili Salak… Aa, ÅŸunu da eklemeliyim: Mahsun’u da Nilay’ı da sevdim ben… Bunu nasıl saÄŸladın, bilmiyorum, ama ikisine de yakınlık duydum okurken ve asla onları “pislik insanlar” olarak deÄŸerlendiremedim. Dolayısıyla, sonunda ikisi için de üzüldüm (bu benim anormalliÄŸim belki, bilemiyorum). (Tiyatrocu Ümit’e hiç üzülmedim tabii :)))


Mavisel Yener, 2007

kulturel-guncel.png

Sevgili Salak sıra dışı olduÄŸu kadar etkileyici bir çalışma olmuÅŸ. Ayrıca hızlı okunması da ayrı bir avantaj saÄŸlamış. Okuyucu fazla zorlanmadan, olayların içinde buluyor kendini. Ve bitirince, nasıl olup da çeliÅŸkileri birleÅŸtirip, sonunu önceden bilemediÄŸine ÅŸaşıyor. Ä°yi ki de öyle oluyor.

Mustafa Men, 2010, Kültürel Güncel

bottom of page