Sevgili AÅŸkın, görüÅŸlerim maddeler halinde:
1- Kitap boyunca seninle kavga ettim, affet, e mi? Aynen ÅŸunları söyledim: Ah AÅŸkın, arka kapakta her ÅŸeyi açıklamışsın zaten, bütün bunlar gerçek deÄŸilmiÅŸ, sadece hayal ürünüymüÅŸ hepsi, adam sonunda uyanacak ve kitap bitecek. Ah AÅŸkın, neden yazdın arka kapaÄŸa bunu? Ne yaptın sennn? Adam cebine sokuÅŸturmuÅŸtu bıçağı, sen yeniden çıkarttırdın. Ah dikkatsiz AÅŸkın’ım benim! Neden okutmadın ki ÅŸunun son halini bana.
2- Evet, aynen bunları düÅŸündüm, kızdım, üzüldüm filan… Veeeee… Sonunda asıl “salak”ın okur (yani ben) olduÄŸumu anladım elbette. Arka kapak da tamamen bir baÅŸka oyunun parçasıymış demek! Ah… Ä°ki bıçak varmış, tabii ya… Ä°ÅŸte böyle sevgili AÅŸkın, zekice kurgulanmış bir kitap gerçekten de, beni “bile” faka bastırdı. “Bile” diyorum, çünkü dedektif romanlarıyla uÄŸraşıyorum son zamanlarda, biliyorsun, o nedenle “benden bir ÅŸey kaçmaz” havasındaydım :) Çok iyi, çoook, demek ki dikkatli okur da benim düÅŸtüÄŸüm tuzaÄŸa düÅŸecek, bu harika bir ÅŸey! Kurgu mükemmelliÄŸinin yanı sıra, sokak dilini kullanmadaki baÅŸarından söz etmiyorum bile. Ä°nan ki tek hata bile bulamadım. Her ÅŸey cuk oturmuÅŸ.
3- Ä°lle de isim koyma meraklısı deÄŸilim ama sanki bana “novella” ya da “uzun öykü” türüne daha yakın göründü bu kitap. “Belki Nilay’ın çocukluÄŸundaki o tecavüz sahnelerini bir bölümde görebilseydik, birkaç bölümde geri dönüÅŸler yapabilseydik, o zaman romana daha yaklaşır mıydı?” diye düÅŸündüm. Ama bu da yazarın tercihidir elbette.
4- Bilmiyorum bunu baÅŸka okurların da söyledi mi, ama metin boyunca elimde bir film senaryosu tutuyormuÅŸ gibi oldum. Yönetmen olup adamlara, “Sen ÅŸuraya, sen buraya,” diye direktifler vermek geçti içimden. EÄŸer ukalaca bulmazsan, sana bir öneri: Ne olursun, bunu bir senarist, filmci… bu iÅŸlerden anlayan birileri görsün, okusun. Harika bir film olur bu kitaptan.
5- Kapak tercihin için de kutlamak istiyorum. Kızlar evde üstüne atladı, “Önce ben okuyacağım,” diye (Kaptırmadım tabii). Bu da tamamen isminden ve kapaktan kaynaklanıyordu.
6- Bundan sonrasında reklam faslı gerek belki. O nasıl yapılır, benden iyisini biliyorsun, yıllardır bu iÅŸin içindesin. Ä°lk aÅŸama yüzde yüz baÅŸarıyla sonuçlanmış sevgili AÅŸkın, ÅŸimdi okurlara ulaÅŸmakta sıra… Ah, birkaç kitap eki reklamı filan olabilse… Ee, birkaç röportajda da olmadık ÅŸeyler filan söylesen: “Cinsiyet deÄŸiÅŸtirdim,” desen, ne bileyim iÅŸte, “Yazarken Nilay’ın kıyafetlerini giyiyordum,” desen : ) Ama gamzen yok iÅŸte…
7- Åžaka bir yana, gerçekten tat alarak okuduÄŸum kitaplardan biri olduSevgili Salak… Aa, ÅŸunu da eklemeliyim: Mahsun’u da Nilay’ı da sevdim ben… Bunu nasıl saÄŸladın, bilmiyorum, ama ikisine de yakınlık duydum okurken ve asla onları “pislik insanlar” olarak deÄŸerlendiremedim. Dolayısıyla, sonunda ikisi için de üzüldüm (bu benim anormalliÄŸim belki, bilemiyorum). (Tiyatrocu Ümit’e hiç üzülmedim tabii :)))
Mavisel Yener, 2007