Dünyanın hepimize bir sille vurmak için hazırda beklediğini düşünür müsünüz siz de? Hiç değilse bazen karamsar bir ruh haline bürünüyorsanız hayat size de taşınması ağır bir yük gibi geliyor olabilir. 25 Haziran 2020'de, 48. yaşıma girmemden 13 gün sonra bendeniz de tam böyle bir ruh halindeydim işte. Maddi ve manevi bir sarsıntının göbeğindeyken dünyayla (veya felekle) hesaplaşırken buldum kendimi. Elimde çay bardağım ve sigaramla evimin bahçesinde otururken önümdeki kâğıda kargacık burgacık harflerle doğurdum bu şiiri. Artık sizindir. Dilerseniz aşağıdaki alanda okuyun, dilerseniz en alttaki oynatıcıdan dinleyin. Derdinize derman olmasa da isyanınıza aracı olur belki.
BENİMLE HESABIN BİTMEDİ DÜNYA
Elimi neye atsam hemen kuruttun
Elleri ihya ettin, beni unuttun
Sanırsın semanda kara buluttum
Benimle hesabın bitmedi dünya!
Desem ki elemim bir çay içimi
Boşaltsam da ey kâfir sana içimi
Soğutmaz kalbimi şu küfür biçimi:
-Seninle hesabım bitmedi dünya!
Âleme zirvede mevkiler verdin
Kiminin ayağına kendini serdin
Kimine de ya nasip bereket derdin
Benimle hesabın bitmedi dünya!
Sevmelerden başka yüküm ne sana?
Başını sulardan kaldırmaz suna
Olsam da her gün derim hülasa:
-Seninle hesabım bitmedi dünya!
Kiminin başına göğü tac ettin
Kimine ahretlik bir yâr vakfettin
Beni de ardımdan yarlara ittin
Benimle hesabın bitmedi dünya!
Aldandım sevdaya yelken açarken
Kanadıma güvenip gökte uçarken
Son sözüm şu olsun yere düşerken:
-Seninle hesabım bitmedi dünya!
Aşkın'ım sorsalar, namım öyledir
Benzerlerimden üstün olsam gerekir
Gel gör ki bahtıma zar hep yek gelir
Benimle hesabın bitmedi dünya!
Gün gelir de toprak beni sararsa
Azrail efendi üstüm ararsa
Geriye kalacak bir sözüm varsa:
-Seninle hesabım bitmedi dünya!
Aşkın Güngör, İstanbul, 25 Haziran 2020
Comments