top of page

Yeni Maceralar Yükleniyor

Güncelleme tarihi: 6 Ağu

Uzun süreli bir yazma diyetinin ardından yeni bir bilimkurgu dizisi, yeni karakterler, yeni gizemler ve yeni kıkırdamalarla karşınızdayım a dostlar. Evrenin Köşesi Kitapçısı'na hoş geldiniz.

ree

Kahramanımız Öykü 10 yaşında. Maceraperest, hazırcevap, zeki, esprili bir kız. Farklı evrenlere sayısız geçidin de yer aldığı esrarengiz kitapçıda babası Kelimettin ve annesi Şiirsel'le birlikte yaşıyor. Babasının bir fincan çay eşliğinde anlattığı uzay maceralarını dinlemeye bayılıyor. Ne var ki hayal gücü uydurması zannettiği bu öykülerin gerçeğin ta kendisi olduğunu bu ilk kitapta öğrenecek ve tahmin edeceğiniz gibi, babasıyla birlikte bu maceraya balıklama dalacak.

Balıklama dedim de... bu ilk serüvende balık gibi görünen bir de uzaylımız var. Adı Zıpzıp. Galaktik Federasyon Kütüphaneleri'nden Evrenin Kıkırdama Taşı'nı ödünç almış ve onu kaybetmiş. En kısa sürede bulup da yerine koyamazsa Sonsuz Gülme Cezası'na çarptırılacak. İşte, Öykü'yle babası Kelimettin'in gizemli geçitlerle yeni bir serüvene atılmasının sebebi de bu: Zıpzıp'a yardım etmek.

Ne var ki bu pek acayip macerada onları çok daha derin bir sır bekliyor olabilir.

İşte şimdi serinin ilk kitabından tadımlık bir bölüm:

EVRENİN KÖŞESİ KİTAPÇISI
On yaşındaki Öykü hayatının büyük kısmını evlerinin bir parçası olan Evrenin Köşesi Kitapçısı’nda geçiriyordu. Burası raflarında tozlu romanların, dedektiflik dergilerinin ve yıldız haritalarının yan yana durduğu, daima çay ve eski kâğıt kokan büyülü bir yerdi. Ama Öykü’ye göre en büyülü yanı, babası Kelimettin’in koltuğa kurulup bir fincan çay eşliğinde “öte dünyalar” hakkında anlattığı hikâyelerde gizliydi. Okuldaki derslerden, sıradan ve sıkıcı günlerden, annesi Şiirsel’in inatla pişirdiği sebze yemeklerinden ve o yemekleri yemek istemediğinde Öykü’ye söylenmelerinden uzaklaşmak demekti bu. Öte dünya hikâyelerinde paralel evrenler, ışık hızında seyahat eden uzay gemileri ve boyutlar arası kaçakçılıkla uğraşan korsanlar oluyordu, ah ne güzel!
ree

Babası, “Bak bakalım Öykü, bugün hangi gezegenden yeni bir müşteri geldi?” derdi biricik kızına.

Öykü babasının bu oyununu severdi. Gözlerini kısar, hayalî bir dedektif gibi kitapçının kapısına bakardı. Genelde yaşlı bir komşu ya da okuldan tanıdığı biri gelirdi. Ama bu kez… bu kez kapıdan giren kişi Öykü’nün şimdiye dek gördüğü herkesten farklıydı.

Boyu Öykü’den biraz kısa, pek de insan gibi görünmeyen garip bir varlık girmişti içeriye. Üzerinde rengârenk, parıldayan pullarla kaplı, balık derisinden yapılmış gibi duran bir tulum vardı. Sevimli kafası parlak yeşil renkteydi ve tepesinde anten gibi sallanan, ampul şeklinde, yanıp sönen iki uzantı bulunuyordu. Uzaylı kostümünü biraz fazla abartmış biri gibiydi. Ama kokusu… Öykü daha önce hiç böyle bir şey koklamamıştı. Ne çiçek ne parfüm ne de annesinin pişirdiği lahana sarması… Nasıl demeli? Sanki hepsinin karışımı gibiydi. Belki de lavanta kolonyası ve kavrulmuş leblebi karışımı, tuhaf ama bir o kadar da merak uyandıran bir kokuydu bu.

Bu pul-derili-antenli-uzaylı titrek adımlarla içeri girdi ve doğruca Kelimettin Bey’in oturduğu okuma köşesine yöneldi. Konuşmaya başladığında sesi frekansını ayarlamaya çalışan bir radyo gibi cızırtılıydı.

“Merhaba,” dedi antenleri ışıklı ampuller gibi yanıp sönerken. “Ben Zıpzıp. Evrenin Köşesi Kitapçısı’nı arıyorum. Burası mı?”

Öykü’nün babası böylesi olağandışı durumlarda bile sakinliğini korurdu. Çayından bir yudum alıp gülümsedi. “Hoş geldiniz Zıpzıp Bey. Evet, doğru adrestesiniz. Bir kitap mı arıyorsunuz?”

Zıpzıp etrafına şaşkınlıkla baktı. Bu kadar çok kitabı ilk kez bir arada görüyordu sanki. Gözleri kocaman açılmıştı. “Kitap mı? Hayır hayır! Benimkisi daha çok… bilgi alışverişi,” dedi. “Çok önemli bir bilgi.”

“Hangi tür bilgiden söz ediyoruz Zıpzıp Bey?” diye sordu Kelimettin Bey nazik bir tonlamayla.

Zıpzıp ona daha da yaklaştı, sesini biraz alçalttı ama cızırtılı sesi hâlâ kitapçının her yanında yankılanıyordu. “Gemim… galaksinin diğer ucunda… Kara Delik Boşluğu’nda kayboldu. Ve içinde… Evrenin Kıkırdama Taşı vardı!”

Öykü’nün kalbi bir an duracak gibi oldu. Evrenin Kıkırdama Taşı mı? Babasının ona anlattığı kadarıyla sadece efsanelerde bahsi geçen bir şeydi bu. Evreni neşeye boğan, en somurtkan varlıkları bile güldürebilen, nadir ve çok güçlü bir nesneydi.

“Kıkırdama Taşı mı?” Babasının sesi bile hafifçe titremişti. “Emin misiniz?”

“Kesinlikle!” Zıpzıp’ın antenleri daha da hızlı yanıp sönmeye başladı. “Galaktik Federasyon Kütüphaneleri’nden ödünç almıştım onu. Geri götürmezsem beni Sonsuz Gülme Cezası’na çarptıracaklar! Ve inanın, sürekli gülmek en kötü işkenceden bile beter olabilir!”

Öykü bu uzaylının ne kadar komik olduğunu düşünmeden edemedi. Sonsuz Gülme Cezası mı? Bu meselenin altından uzaylı makyajı yapmış sıradan biri çıkarsa diye korkuyordu bir yandan da. Babasıyla birlikte maceraya atılma isteği içinde dayanılmaz şekilde büyüyordu.

Kelimettin Bey ayağa kalktı. “Anlıyorum Zıpzıp Bey. Oldukça karmaşık bir durum.” Bir an düşündü, sonra Öykü’ye baktı. Gözlerinde biricik kızının çok iyi bildiği ‘iş başa düştü’ bakışı vardı. “Pekâlâ, sanırım bu durum bizim uzmanlık alanımıza giriyor,” diye devam etti. “Gençliğimde bu tip görevlere tek başıma çıkardım. Hatta bunların pek çoğunu kızıma da anlattım.”

“Ne?” dedi Öykü şaşkınlıkla. “Onlar uydurma hikâyeler değil miydi? Yaşadığın şeyler miydi baba?”

ree

“Eh, nasılsa bu sırra bir gün ulaşacaktın,” dedi babası. “On iki yaşına geldiğinde sana gerçekleri açıklayacaktım. Ama iki yıl erken olacakmış demek ki. Zıpzıp Bey’e yardıma birlikte gideceğiz.”

Zıpzıp’ın pullu yüzünde büyük bir sevinç ifadesi belirdi. “Gerçekten mi? Bana yardım edecek misiniz? Ama nasıl? Gemim Kara Delik Boşluğu’nda!”

Kelimettin Bey gülümsedi. “Merak etmeyin Zıpzıp Bey. Bizim kitapçımız sadece hikâyelerle dolu değil. Aynı zamanda kayıp şeyleri bulma konusunda da oldukça deneyimli sayılırız. Özellikle de… Öykü’nün özel yetenekleriyle.”

Öykü şaşkınlıkla babasına baktı. Özel yetenekler mi? Ne yeteneği? Babası ne demek istiyordu acaba?

“Öykü, hazır ol!” dedi Kelimettin Bey. “Galaktik Federasyon Kütüphaneleri’ne doğru küçük bir yolculuğa çıkacağız. Kıkırdama Taşı’nı bulmalıyız. Ancak bu şekilde yeni dostumuza Sonsuz Gülme Cezası’ndan kurtulması için yardım edebiliriz.”

Zıpzıp’ın antenleri sevinçle dans ederken, Öykü’nün içinde hem bir heyecan dalgası hem de endişe belirdi. Anlattığı hikâyelere göre, babasının maceraperest ruhu bazen onu tuhaf durumlara sokabiliyordu. Ama bu kez Evrenin Kıkırdama Taşı işin içindeydi. Bu sıradan bir maceradan çok daha fazlasıydı.

“Ama ba-babacığım,” dedi Öykü hafifçe kekeleyerek. “Kara Delik Boşluğu’na nasıl gideceğiz? Ayrıca ne tür özel yeteneklerimden bahsediyorsun ki?”

Kelimettin Bey göz kırptı. “Ah sevgili kızım, kitapçımızda sadece kitaplar değil, bazı ‘özel geçitler’ de bulunur. Senin yeteneğinse en tehlikeli durumlarda bile mizah bulman ve kıvrak zekânla en karmaşık problemlerin içinden tereyağından kıl çekercesine çıkman. Yolculuğumuzda bu özelliklerin çok işimize yarayacak.”

ree

Öykü bu açıklamayla pek tatmin olmamıştı ama maceranın cazibesi çok güçlüydü. Gözleri parladı. Galaktik Federasyon Kütüphaneleri’ne gitmek, Kara Delik Boşluğu’na seyahat etmek ve Evrenin Kıkırdama Taşı’nı bulmak… Okuduğu tüm bilimkurgu romanlarından daha heyecan verici olacaktı bu.

“Pekâlâ,” dedi Öykü kararlı bir şekilde. “O zaman ne bekliyoruz? Sonsuz Gülme Cezasından kurtulması gereken bir uzaylımız var!”

Zıpzıp sevinçle havaya zıpladı ama pullu derisi biraz kaygandı, bu yüzden dengesini kaybedip raflardan birine çarptı. Birkaç kitap devrildi.

“Ah üzgünüm!” diye cızırtılı bir sesle mırıldandı. “Benim dengem yerçekimi konusunda biraz… tuhaf. Ama galakside iyi bir rehber olabilirim size.”

Öykü, Zıpzıp’ın bu sakarlığına gülümsemeden edemedi. Evet, bu yolculuk kesinlikle sıkıcı olmayacaktı. Hatta belki de babasının anlattıklarından bile komik ve heyecanlı bir macera olacaktı. Kelimettin Bey, Zıpzıp ve Öykü, Evrenin Kıkırdama Taşı’nı bulmak için galaksiler arası bir maceraya atılmaya hazırlardı.

Ve tüm bunlar Evrenin Köşesi Kitapçısı’nın tozlu raflarının arasında başlayacaktı.


Evrenin Köşesi Kitapçısı serisinin ilk üç macerası tamamlandı. Burada okuduğunuz giriş bölümünün yer aldığı ilk kitap an itibariyle basıma hazır. İkinci ve üçüncü kitaplar da peşpeşe okurla buluşacak. Seriyi PAMEY Yayın Grubu'nun markalarından olan Maske Kitap yayımlayacak.

Gelişmeleri duyurmaya devam edeceğim.

Comments


bottom of page