80'li yıllarda çocuk olanlar keskin bir geçiş dönemine tanık olmanın keyfini süren — sanırım — son kuşaktır
Nostaljik bi' herifim, iflah olmam. Tercüman Çocuk'larla, Milliyet Çocuk'larla, Yaman Çocuk'larla, Pamuk Çocuk'larla, envai çeşit çizgi romanla — ki, en sevilenler Süperman, Zagor, Mandrake, Kızılmaske, Teksas, Tommiks, Rakar, Kaptan Swing, Zembla, Asteriks, Red Kit ve Tenten'di — Bulvar ve Günaydın gazeteleriyle, siyah beyaz TRT televizyonunun her birini tutkuyla izlediğim dizileri ve çizgi filmleriyle, çocuk zihnime sıçramalar yaşatan birbirinden güzel romanlarla dolu bir çocukluk geçirdim. O günleri andığımda ya da o döneme ait bir nesne gördüğümde burnum hâlâ tatlı tatlı sızlar.
80'li yıllarda çocuk olanlar keskin bir geçiş dönemine tanık olmanın keyfini süren — sanırım — son kuşaktır. Kitapların, çizgi romanların, çocuk dergilerinin keyfini sonuna dek sürmüş, yanı sıra teknolojinin gelişmesini de ön sıralardan takip etme şansını yakalamışlardır. Ne mutluluk!
Yine böyle, neredeyse aşkla 1980'lerden söz ettiğim bir söyleşide sunucu beni bir süre sabırsızlıkla dinlemiş, ardından da, "Ama o dönemlerde çok acılar yaşandı, onları unutmamak gerek," diyerek ağzımın payını vermişti, hiç unutmam. Yüzündeki ifadenin neredeyse dehşete düşmüş gibi göründüğünü fark etmiştim bu müdahale sonrasında. Anlaşılan şehir içi terörün, siyasal fraksiyon çatışmalarının, kardeş kavgalarının olduğu bir dönemi sevgiyle anmam onu fazlasıyla rahatsız etmişti. Bu anıya değinme nedenim sunucuyu yermek değil, haşa, sadece şunu demeye çalışıyorum: Tamam, o dönem ülke ciddi bir karmaşanın içindeydi, ama elinsaf, ben de daha çocuktum, yetişkinler gibi farkında değildim ki bir cehennem çukurunun kıyısında olduğumuzun, o nedenle aldığım her nefesten keyif duyuyor, yaptığım her zihni keşif sonrası kendimi yeni bir kıta bulmuş gibi muzaffer ve mutlu hissediyordum. Şimdilerde durup geçmişe baktığımda da 80'ler benim için bunun ötesinde bir anlam taşımıyor.
Neyse, uzatmanın âlemi yok. Demem o ki, ben — hem de nasıl yoksul bir çocukluk geçirmeme karşın — 80'li yıllardan keyif aldım ve o günlere ait bir nesneyle karşılaştığım her seferde geçmişe zihnen yolculuk yaparak elimdeki o nesneye çocuk gözlerimin tutkusuyla bakmayı başardım. Bundan da gocunmuyorum hiç.
Hayır, bu yazı 80'li yılların tüm ayrıntılarını anmak üzerine kotarılmıyor. Başlıktan da anladığınız gibi, gazoz kapaklarına, daha doğrusu, o dönem Pepsi'nin küçük şişelerini kapayan, altları mantarla kaplı, o mantarı kaldırdığınızda Disney karakterlerinin pırıl pırıl resimlerini gördüğünüz o harika kapaklara değineceğiz. Yo, değinmek de değil, aslında sadece hatırlayacağız. Çünkü 80'li yılları anan onca yazı okumama karşın, nedense bu gazoz kapaklarından bahseden başka bir Allah'ın kuluna rastlamadım. Sanki Disney karakterleriyle süslü bu Pepsi kapaklarını sadece ben görmüşüm (hadi abartayım, öyle bir şey yokmuş da ben zihnimde varmış gibi kabullenmişim) gibi, internetin ulaşabildiğim hiçbir mecrasında bir görsele ulaşamadım. Ama hayır, böyle yazınca yanlış oldu. Şöyle düzelteceğim: İnternetin ulaşabildiğim hiçbir Türkçe mecrasında bir görsele ulaşamadım. Daha sonra yabancı kaynaklı birkaç sitede aşağıda göreceğiniz fotoğrafları bulmayı başardım neyse ki.
Uzatmaya gerek yok. Bu yazı aşağıdaki fotoğrafları sizinle paylaşmak, Pepsi'nin bu kapaklarını benim gibi nostaljik bir sevgiyle ananlar varsa yüzlerinde bir küçük tebessüm yaratabilmek için yazıldı. Buyurun:
Aşkın Güngör, 10 Temmuz 2010
Comments